voc-quiz-vip-6 Word Scramble
|
Embed Code - If you would like this activity on your web page, copy the script below and paste it into your web page.
Normal Size Small Size show me how
Normal Size Small Size show me how
Question | Answer |
among: (prep.) | arasında, içinde |
colleague: (n.) | meslektaş |
disease: (n.) | hastalık |
during: (prep.) | boyunca, sırasında, esnasında |
epidemiologist: (n.) | epidemiyolog |
infectious: (adj.) | bulaşıcı |
outbreak: (n.) | baş gösterme, patlak verme; salgın |
regular: (n.) | düzenli, nizami; olağan, sıradan |
spread: (v.) | yaymak, yayılmak |
through: (prep.) | içinden; içinde; aracılığıyla, yoluyla; arasında |
carry: (v.) | taşımak |
deadly: (adj.) | ölümcül, öldürücü |
domestic: (adj.) | iç, yerli; evcil |
face: (v.) | yüzleşmek; karşı karşıya olmak/gelmek; bakmak |
from: (prep.) | -den, -dan; itibaren; -den ötürü/dolayı |
potentially: (adv.) | potansiyel, potansiyel olarak, imkan dahilinde |
rare: (adj.) | ender, nadir, seyrek |
some: (adj-adv.) | bazı; birkaç; biraz; kimi |
species: (n.) | tür, canlı türü |
threat: (n.) | tehdit |
circle: (v.) | dönmek, etrafında dönmek, çevresini dolaşmak |
extrasolar: (adj.) | güneş sistemi dışında |
launch: (v.) | fırlatmak; başlatmak; piyasaya sürmek |
look for: (phr.) | aramak, bakmak; bulmaya çalışmak |
other than: | -den başka, dışında, haricinde |
planet: (n.) | gezegen |
space: (n.) | uzay; boşluk; yer |
star: (n.) | yıldız; meşhur şarkıcı, oyuncu, sporcu vb. |
sun: (n.) | güneş |
telescope: (n.) | teleskop |
as a result of: (conj.) | -in sonucu olarak, -in neticesinde/sonucunda |
by the end of: | -nın sonuna kadar |
century: (n.) | yüzyıl |
climate change: | iklim değişikliği |
could: | olasılık modal (bu cümle içinde olasılık bildirmektedir.) |
depend: (v.) | bağlı olmak; güvenmek |
even: (adv.) | bile, hatta, dahi |
get worse: (v.) | kötüleşmek, daha kötü olmak, kötüye gitmek |
how: (adv.) | nasıl |
loss: (n.) | kayıp, zarar |
projected: (adj.) | tahmini, öngörülen, öngörülmüş |
react: (v.) | tepki/reaksiyon göstermek, tepki vermek, tepkimek |
snow: (n.) | kar |
orbit: (v.) | yörüngede dönmek |
closely: (adv.) | yakından, yakın bir şekilde; dikkatle |
especially: (adv.) | özellikle, bilhassa |
report: (v.) | bildirmek, söylemek, rapor etmek/vermek |
deadly: (adj.) | ölümcül, öldürücü |
require: (v.) | gerekmek, gerektirmek; istemek |
type: (n.) | tür, tip, cins |
community: (n.) | toplum, topluluk, cemaat, camia |
complete: (adj.) | tam, eksiksiz |
economic loss: | ekonomik kayıp |
elevation: (n.) | yükseklik, yükselti; kaldırma |
enjoy: (v.) | hoşlanmak, sevmek, zevk almak, keyfini sürmek; sahip olmak |
enthusiast: (n.) | hayran, meraklı, ilgili, istekli kimse |
have implications for: (phr.) | bir şey üzerinde etkileri olma |
in general: (adv.) | genelde, genel olarak |
just: (adv.) | sadece, yalnızca; tam; az önce; şimdi, yeni |
less: | daha az |
local: (adj.) | yerel, lokal |
lower: (adj.) | alt; daha alçak, daha aşağı |
mean: (v.) | kastetmek, anlamına gelmek, demek istemek |
mountain: (n.) | dağ |
sizeable: (adj.) | oldukça büyük, büyükçe |
skiing: (n.) | kayak yapma, kayakçılık |
sledding: (n.) | kızakla kayma |
snow-dependent: (adj.) | kar bağımlısı, kara bağımlı |
snowfall: (n.) | kar yağışı, kar yağış miktarı |
some: (adj-adv.) | bazı; birkaç; biraz; kimi |
crab: (n.) | yengeç |
cross: (v.) | geçmek; karşıya geçmek |
hairy: (adj.) | kıllı, tüylü, saçlı |
highway: (n.) | anayol, otoyol |
hitch a ride/lift: (phr.) | otostop çekmek |
millions of years ago: | milyonlarca yıl önce |
name after: (phr.) | adını vermek, ismini vermek |
ocean: (n.) | okyanus |
find: (v.) | bulmak, keşfetmek; ortaya çıkarmak |
possible: (adj.) | mümkün, olası |
aircraft: (n.) | hava taşıtı, uçak |
area: (n.) | alan, bölge |
create: (v.) | yaratmak, meydana getirmek, oluşturmak |
detailed: (adj.) | ayrıntılı, detaylı, etraflı |
distance: (n.) | mesafe, uzaklık |
fire: (v.) | yakmak; ateşlemek, ateş almak; kovmak |
ground: (n.) | yer, zemin; yeryüzü; alan, arazi; toprak |
known as: | olarak bilinen/bilinir |
laser: (n.) | lazer |
lidar: (n.) | ışık radarı (bir tür radar teknolojisi) |
map: (n.) | harita |
measure: (v.) | ölçmek, ölçüsünü almak, ölçüm yapmak; tartmak |
pulse: (n.) | nabız; titreşim, darbe, vuruş |
three-dimensional: (adj.) | üç boyutlu |
work: (v.) | çalışmak; işlemek; işe yaramak |
climate: (n.) | iklim, hava |
consumer: (n.) | tüketici |
man-made: (adj.) | insan yapımı/üretimi; insan kaynaklı |
unconventional: (adj.) | alışılmadık, geleneksel olmayan |
fuel: (n.) | yakıt, akaryakıt, benzin |
Created by:
vipokul
Popular Stadlier Oxford Voca sets