Question | Answer |
complexity: (n.) | karmaşa, karmaşıklık, karışıklık, zorluk |
industrial age: | endüstri/sanayi çağı |
intractable: (adj.) | zorlu, inatçı; dik kafalı |
just as: (adv. - conj.) | tıpkı, gibi; tam ... ki, tam... dığı anda |
law: (n.) | hukuk, kanun, yasa |
laws of thermodynamics: | termodinamiğin yasaları/kanunları |
need: (v.) | gerekmek, ihtiyacı olmak, ihtiyaç duymak |
produce: (v.) | üretmek; yetiştirmek |
seemingly: (adv.) | görünürde, görünüşte, görünüşe göre |
solve: (n.) | çözmek (bir problemi vb.) |
account: (n.) | hesap |
based on: (phr.) | -e bağlı/dayalı, -e bağlı olarak |
clump: (n.) | yığın, küme, grup |
complexity: (n.) | karmaşa, karmaşıklık, karışıklık, zorluk |
develop: (v.) | geliştirmek, gelişmek, ilerlemek |
distinct: (adj.) | farklı, ayrı; belirgin |
environment: (n.) | çevre, ortam, etraf |
explore: (v.) | keşfetmek |
how much: (adv.) | ne kadar; kaç para, kaça |
identical twin: | özdeş ikiz |
maze: (n.) | labirent |
mazelike: (adj.) | labirentimsi, labirent gibi |
nerve cells: | sinir hücreleri |
percent: (n.) | yüzde |
personality: (n.) | kişilik |
problem: (n.) | sorun, problem, mesele |
same: (adj.) | aynı, benzer |
seemingly: (adv.) | görünürde, görünüşte, görünüşe göre |
share: (v.) | paylaşmak |
surroundings: (n.) | çevre, etraf, dolay |
surpass: (v.) | aşmak, geçmek; üstün gelmek |
creative: (adj.) | yapıcı, yaratıcı |
argue: (v.) | tartışmak, münakaşa etmek; savunmak, iddia etmek |
forest: (n.) | orman |
accountant: (n.) | muhasebeci |
become: (v.) | olmak, haline gelmek |
direction: (n.) | yön, istikamet; yönetim |
figure: (n.) | sayı, rakam; şekil; önemli veya ünlü kişi |
get lost: (v.) | kaybolmak, yolunu kaybetmek |
have a (good) head for: (phr.) | kafası (bir şeye) çalışmak |
a third of: | üçte biri |
because of : (conj.) | çünkü, yüzünden, -den dolayı, nedeniyle |
climate change: | iklim değişikliği |
common: (adj.) | ortak; yaygın |
decline: (n.) | düşüş, azalma, gerileme |
habitat: (n.) | doğal ortam, yaşam ortamı |
more than half of: | yarısından fazlası |
plant species: | bitki türleri |
range: (n.) | sıra, dizi; menzil; çeşit; alan, aralık |
serious: (adj.) | ciddi, önemli |
calculation: (n.) | hesaplama |
computer: (n.) | bilgisayar |
for many years: | uzun yıllardır, uzun yıllar boyunca, uzun yıllardan beri |
law: (n.) | hukuk, kanun, yasa |
quantum mechanics: | kuantum mekaniği |
rely: (v.) | güvenmek, itimat etmek, bel bağlamak |
strange: (adj.) | tuhaf, acayip, garip |
useful: (adj.) | faydalı, yararlı, kullanışlı |
researcher: (n.) | araştırmacı |
work: (v.) | çalışmak [work on: bir şey üzerinde çalışmak] |
around the world: | tüm dünyadaki, dünyadaki |
biological weapon: | biyolojik silah |
competitor: (n.) | rakip, yarışmacı |
from: (prep.) | -den, -dan; itibaren; -den ötürü/dolayı |
in danger: | tehlikede, tehlike/risk altında |
inadvertently: (adv.) | kazara, yanlışlıkla, bilmeyerek |
invader: (n.) | istilacı, saldırgan |
ladbird: (n.) | uğur böceği |
use: (v.) | kullanmak |
wipe out: (phr.) | temizlemek, çıkarmak; yok etmek, silip süpürmek |
character: (n.) | karakter, şahsiyet, kişilik; kitap veya filmdeki kişi |
creature: (n.) | yaratık |
enemy: (n.) | düşman, hasım |
game: (n.) | oyun |
human-looking: (adj.) | insan görünümlü |
likely: (adj.) | olası, muhtemel, mümkün |
monstrous: (adj.) | korkunç, azman, canavar gibi |
pit against: | birisini bir şeye karşı yarıştırmak, kapıştırmak |
player: (n.) | oyuncu |
provoke: (v.) | kışkırtmak, kızıştırmak, tahrik etmek |
thought: (n.) | düşünce, fikir |
video games: | video oyunları |
violent: (adj.) | şiddetli, şiddet içeren, sert |
word: (n.) | sözcük, kelime; söz, laf |
researcher: (n.) | araştırmacı |
source: (n.) | kaynak; köken |
dream: (n.) | rüya, hayal |
turn: (v.) | dönmek, çevirmek; yönelmek |
as: (conj.) | dıkça; -den dolayı; çünkü |
wind: (n.) | rüzgar |
ago: (adv.) | önce, evvel |
century: (n.) | yüzyıl, asır |
during: (prep.) | boyunca, sırasında, esnasında |
frozen: (adj.) | donmuş, dondurulmuş |
growth: (n.) | büyüme, gelişme; filiz |
ice age: | buzul çağı, buz devri |
new: (adj.) | yeni |
observe: (v.) | gözlemek, gözlemlemek, gözetlemek, incelemek |
plant: (n.) | bitki |
sprout: (v.) | filizlenmek, filiz vermek, bitmek; çimlenmek |