click below
click below
Normal Size Small Size show me how
voc-quiz-vip-9
vocabulary quiz-vip-9
| Question | Answer |
|---|---|
| all: | hepsi, her, herkes; tüm, bütün |
| advanced / academic degree: | yüksek lisans derecesi, akademik derece |
| astronomy: (n.) | astronomi, gökbilim |
| for centuries: | yüzyıllar / asırlar boyunca, yüzyıllarca |
| gain admission: (v.) | kabul görmek / edilmek; alınmak, girmek |
| laboratory: (n.) | laboratuvar |
| need: (v.) | gerekmek, ihtiyacı olmak, ihtiyaç duymak |
| observe: (v.) | gözlemek, gözlemlemek, gözlem yapmak, incelemek |
| open: (adj.) | açık |
| rest: (n.) | geri kalanı; dinlenme |
| science: (n.) | bilim, fen; bilim dalı |
| scientific world: | bilim dünyası |
| unlike: (prep.) | aksine, farklı olarak |
| wander: (v.) | dolaşmak, gezinmek, amaçsızca gezinmek |
| window: (n.) | pencere |
| compared to: | -e nazaran, kıyasla |
| glorious: (adj.) | muhteşem, şanlı, şerefli |
| need: (v.) | gerekmek, ihtiyacı olmak, ihtiyaç duymak |
| fault: (n.) | hata, kusur, kabahat; fay |
| in general: (adv.) | genelde, genel olarak |
| high level of: | yüksek düzeyde / seviyede |
| air pollution: | hava kirliliği |
| burn (v.) | yakmak, yanmak (burning: yanan) |
| coal: (n.) | kömür |
| exposed to: | maruz kalmak |
| in the form of: | biçiminde, şeklinde, halinde |
| particulate: (n.) | parçacık, katı parçacık, partikülat |
| produce: (v.) | üretmek; yetiştirmek |
| shorten: (v.) | kısaltmak, azaltmak; kısmak, kısalmak |
| significantly: (adv.) | önemli bir şekilde, önemli ölçüde |
| average: (adj.) | ortalama, sıradan |
| back down: (phr.) | sözünden / fikrinden / iddiasından vazgeçmek |
| both ... and: (conj.) | hem ... hem de |
| claim: (v.) | iddia etmek |
| competition: (n.) | rekabet, yarışma |
| contentedly (adv.) | mutlu / memnun bir şekilde |
| donor: (n.) | bağışcı, bağış yapan kimse |
| either … or … (conj.) | ya … ya da |
| green leafy vegetables: | yeşil yapraklı sebzeler |
| have a great time: (phr.) | iyi vakit geçirmek, çok eğlenmek |
| have a legitimate place: | meşru bir yere sahip olmak |
| illegal: (n.) | yasa dışı |
| in (the) practice: | pratikte, uygulamada |
| influence: (n.) | etki, tesir; baskı |
| legitimate: (adj.) | meşru, makul; yasal |
| neither ... nor ... (conj.) | ne ... ne de ... |
| not (only) ... but also: (conj.) | sadece ... değil -- de/da/aynı zamanda |
| purr: (v.) | mırlamak, mırıldamak |
| religious sect: | dini tarikat, mezhep |
| say: (v.) | söylemek, demek |
| drug-resistant: (adj.) | ilaca dirençli |
| epidemic: (n.) | salgın, salgın hastalık |
| farm: (n.) | çiftlik |
| fuel: (v.) | yakmak; yakıt vermek; teşvik etmek, körüklemek, yükseltmek |
| human: (n.) | insan, insanoğlu; insanlık |
| try: (v.) | çalışmak (yapmaya çalışmak); denemek |
| use: (n.) | kullanım, kullanma |
| whether (or not): (conj.) | -ıp… madığı (olup olmadığı) |
| work out: (phr.) | çözmek, çözümlemek; hesap etmek; anlamaya çalışmak |
| microbiologist: (n.) | mikrobiyolog |
| embarrassing: (adj.) | utandırıcı, can skıcı, huzursuz edici |
| know: (v.) | bilmek; tanımak |
| most of: | çoğu, çoğunluğu, büyük bölümü / kısmı |
| planet: (n.) | gezegen |
| planetary: (adj.) | gezegenlere ait / özgü, gezegensel |
| planetary scientist: | gezegen bilimci, gezegenleri inceleyen bilim insanı |
| really: (adv.) | gerçekten |
| secret: (n.) | sır, gizem |
| slightly: (adv.) | hafifçe, hafiften; çok az, biraz, az oranda |
| study: (v.) | çalışmak; okumak; incelemek, araştırmak |
| each other: | birbirini, birbirine, birbirlerini, birbirlerine |
| identify: (v.) | kimliğini belirlemek, tanımak, tanımlamak, tespit etmek |
| mammal: (n.) | memeli |
| marine: (adj.) | deniz, deniz ait |
| research: (n.) | araştırma, inceleme |
| reveal: (v.) | açığa vurmak, ifşa etmek; meydana/açığa/ortaya çıkarmak |
| unique: (adj.) | eşsiz, benzersiz, tek |
| use: (v.) | kullanmak |
| whistle: (n.) | ıslık; düdük |
| secret: (n.) | sır, gizem |
| account: (v.) | hesaba katmak; açıklama getirmek; -den oluşmak, oluşturmak |
| almost: (adv.) | hemen hemen, neredeyse; yaklaşık olarak |
| because: (conj.) | çünkü, yüzünden, -den dolayı, nedeniyle |
| charismatic: (adj.) | karizmatik, etkileyici, büyüleyici |
| climate change: | iklim değişikliği |
| conservation: (n.) | koruma, muhafaza |
| current: (adj.) | şimdiki, şu anki, bugünkü; geçerli, yürürlükte olan |
| effect: (n.) | etki, sonuç |
| effort: (n.) | çaba, gayret |
| go / become extinct: | soyu tükenmek, nesli yok olmak |
| in the wild: | vahşi, vahşi doğada (yaşam süren) |
| likely: (adj.) | olası, muhtemel, mümkün |
| likely: (adv.) | büyük ihtimalle, muhtemelen |
| lynx: (n.) | vaşak (kedigillerden bir tür vahşi hayvan) |
| management: (n.) | yönetim, idare, işletme |
| marine: (adj.) | deniz, deniz ait |
| remaining: (adj.) | geriye kalan, arda kalan |
| so far: (adv.) | şimdiye kadar, şu ana dek |
| spend: (v.) | harcamak; geçirmek |
| within: (prep - adv.) | içinde, süresi içinde, zarfında |