click below
click below
Normal Size Small Size show me how
Teog Ready Unit 3
Cooking
Term | Definition |
---|---|
Cooking | Yemek pişirme |
How do you cook food | Yemeği nasıl pişirirsin |
Bake | Fırında pişirmek |
Boil | Haşlamak, kaynatmak |
Roast | Ateşte kızartmak |
Steam | Buğulamak |
Grill | Izgarada pişirmek |
Fry | Yağda kızartmak |
Chicken | Tavuk |
Meat | Et |
Mushroom | Mantar |
Onion | Soğan |
Eggplant | Patlıcan |
Carrot | Havuç |
Slice | Dilimlemek |
Peel | Kabuğunu soymak |
Cut | Kesmek |
Chop | İnce ince doğramak |
Spread | Ekmeğe sürmek |
Dice | Küp küp kesmek |
Process | Yemek pişirme süreci |
First | İlk olarak |
Put | Koymak |
Slices of bread | Ekmek dilimleri |
Oven | Fırın |
Toaster | Ekmek kızartma makinesi |
Turn on | Elektrikli aleti açmak |
Then | Daha sonra |
Take out | Dışarı çıkartmak |
When it is red enough | Yeterince kızardığında |
Enough | Yeterli |
Next | Sıradaki |
Butter | Tereyağı |
Jam | Reçel |
Also | Ayrıca |
Some | Biraz |
Vegetable | Sebze |
After that | Bundan sonra |
Close | Kapatmak |
Finally | Son olarak |
Half | Yarım |
Enjoy | Tadını çıkartmak |
Snack | Atıştırmalık |
Liter | Litre |
Pot | Kap, tencere |
Packet | Paket |
Minute | Dakika |
Stir | Karıştırmak (kaşık vb alet ile) |
A few times | Birkaç kere |
Turn off | Elektrikli aleti kapatmak |
Stove | Ocak, ısıtıcı |
Wait for | Beklemek |
Plate | Tabak |
Mix | Karıştırmak (iki şeyi birbirine) |
A little | Biraz |
Oil | Yağ |
Pan | Tava |
Heat | Isıtmak |
Corn | Mısır |
Cover | Üzerini örtmek |
When they start | Onlar başladığında |
Pop | Patlamak (mısır) |
Shake | Sallamak, çalkalamak |
Gently | Hafifçe, nazikçe |
Second | Saniye |
Stop | Durmak |
Bowl | Kâse |
Crack | Kırmak (yumurta) |
Beat | Dövmek, çırpmak |
Until | -e kadar |
Completely | Tamamen |
Add | Eklemek |
Pepper | Kırmızıbiber |
Mixture | Karışım |
Diced tomato | Küp küp kesilmiş domates |
Chopped onion | İnce ince doğranmış soğan |
Fold | Katlamak |
It's ready | Hazır |
Bon appetite | Afiyet olsun |
Ingredients | İçerik, içindekiler |
Cabbage | Lahana |
Green pepper | Yeşilbiber |
Tablespoon | Yemek kaşığı |
a piece of | Bir parça |
Pizza bread | Pizza ekmeği |
Frying pan | Kızartma tavası |
Fried vegetables | Kızarmış sebzeler |
Set | Ayarlamak |
Microwave | Mikrodalga fırın |
Keep | Tutmak, saklamak, korumak |
Delicious | Lezzetli |
Tasty | Leziz |
Easy to make | Yapması kolay |
Recipe | Yemek tarifi |
Yeast | Maya |
Mixing bowl | Karıştırma kâsesi |
Flour | Un |
Rolling pin | Oklava |
Knead | Yoğurmak |
Loaf pan | Ekmek tavası |
Teaspoon | Çay kaşığı |
Dry yeast | Kuru maya |
Large | Geniş |
Dough | Hamur |
Lightly floured surface | Hafifçe unlanmış yüzey |
Shape | Şekillendirmek, şeklini vermek |
Tea towel | Çay havlusu, küçük havlu |
Remove | Çıkartmak, kaldırmak |
Roll | Yuvarlamak |
Place | Yerleştirmek |
Hour | Saat (süre olarak) |
Let it cool | Soğumaya bırak |
Rice | Pirinç |
Orzo | Arpa şehriye |
Melt | Eritmek |
Saucepan | Saplı sos tavası |
Rinse | Durulamak, sudan geçirmek |
Take the pan off the heat | Tavayı ateşten almak |
When it starts to boil | Kaynamaya başladığında |
Turn down | Altını kısmak |
Cooker | Tencere, Fırın, ocak |
Low heat | Düşük sıcaklık |
While cooking | Pişirirken |
Before it turns brown | Kahverengileşmeden önce |
Continuously | Devamlı olarak, duraksamadan |
Absorb water | Suyu içine çekmek |
Before serving | Servis etmeden önce |
What's your favorite snack | En sevdiğin atıştırmalık nedir |
What's in it | İçinde ne var |
How do you make it | Nasıl yaparsın |
Healthy | Sağlıklı |
How often do you eat it | Hangi sıklıkta yersin |
Dish | Yemek |
What country | Hangi ülke |
Belong to | Ait olmak |
Consist of | İçermek |
Steamed rice | Buğulanmış pirinç |
Lentil | Mercimek |
Lamb | Kuzu eti |
One of the most popular | En popülerlerden birisi |
Afghan | Afganistan'a ait |
National dish | Milli yemek |
Beef | Dana eti |
Top | Üzerine koymak, üzerine bırakmak |
Fried and sliced carrot | Kızarmış ve dilimlenmiş havuç |
Nut | Kabuklu yemiş |
Pistachio | Şam fıtığı, Antep fıstığı |
Almond | Badem |
In the middle of the pilaf | Pilavın ortasına |
Term | İfade, terim |
Mean | Anlamına gelmek |
Five fingers | Beş parmak |
Because | Çünkü |
Hand | El |
Noodle | Tel şehriye |
Knife | Bıçak |
Serve | Servis etmek |
Big round dish | Büyük yuvarlak tabak |
Lamb soup | Kuzu etinden yapılan çorba |
At the end of the meal | Yemeğin sonunda |
Give thanks to God | Allah'a şükretmek |
Traditional | Geleneksel |
Mashed potato | Patates püresi, ezilmiş patates |
Contain | İçermek, içinde olmak |
Other | Diğer |
Leek | Pırasa |
Regional variations | Bölgesel değişiklikler |
Boiled meat | Haşlanmış et |
Recipe booklet | Yemek tarifi kitabı |
Interesting | İlginç |
Eye catching | Göz alıcı |
Berry muffin | Böğürtlenli kek |
Baking powder | Kabartma tozu |
Vegetable oil | Bitkisel yağ |
Fresh berry | Taze böğürtlen |
Pre-heat | Önceden ısıtmak |
Together | Beraber |
Wet | Islak, yaş |
Dry | Kuru |
Leave to cool | Soğumaya bırakmak |
Serve warm | Ilık servis yapmak |
Cauliflower | Karnabahar |
Zucchini | Kabak |
Seafood | Deniz ürünü, denizden çıkan yiyecek |
Clove | Sarımsak dişi |
Garlic | Sarımsak |
Crushed | Ezilmiş, dövülmüş |
Sliced into rounds | Yuvarlaklar şeklinde dilimlenmiş |
Seeded | Tohumları alınmış |
Floret | Karnabahar çiçeği |
Chicken stock | Tavuk suyu |
Thickly sliced | Kalınca dilimlenmiş |
Deep | Derin |
Until onion is softened | Soğan yumuşayana kadar |
Increase | Arttırmak |
Almost | Neredeyse |
Tender | Yumuşak |
Blend | Harmanlamak |
Jug | Sürahi |
Season | Baharatını serpmek |
Serve immediately | Hemen servis etmek |
Jam roly-poly | Reçelli hamur tatlısı |
Strawberry jam | Çilek reçeli |
Egg yolk | Yumurta sarısı |
Beaten | Çırpılmış, dövülmüş |
Vanilla custard | Vanilyalı krema |
Create | Oluşturmak |
Soft | Yumuşak, sert olmayan |
Sticky | Yapışkan, cıvık |
Floured surface | Unlanmış yüzey |
Rectangle | Dikdörtgen |
Brush | Fırçalamak |
Leave | Bırakmak |
Border | Kenar, sınır |
Sprinkle with sugar | Şeker serpmek |
Greased baking sheet | Yağlı pişirme kâğıdı |
Fasten two sides | İki tarafını bağlamak |
Dessert | Tatlı |
Roast beef | Rozbif, ızgarada et |
Everywhere | Her yer |
Still | Hâlâ |
More | Daha fazla |
Choice | Seçenek |
Cattle | Sığır, büyükbaş hayvan |
Typical | Tipik, kendine özgü |
Beef | Sığır eti |
Steak | Biftek |
Seafood | Deniz ürünleri |
Thanks to | Sayesinde |
Low price | Düşük ücret |
Both | Her ikisi |
However | Fakat |
Throughout the whole year | Tüm yıl boyunca |
Beach | Sahil |
Backyard | Arka bahçe |
Get together | Bir araya gelmek |
Sweet tooth | Tatlıya düşkünlük |
Square cake | Kare şeklinde kek |
Various oats | Çeşitli yulaflar |
Perfect | Harika |