click below
click below
Normal Size Small Size show me how
kelime çalışma
| Term | Definition |
|---|---|
| steadfast | kararlı, ısrarcı, değişmez |
| tin | kalay teneke kurşun |
| been | olmuştur var olmak, bulunmak |
| shouldered | omuzlamak, yüklenmek, omzuna almak |
| shouted | diye bağırdı, haykırmak, seslenmek |
| clapped | alkışlamak, hafifçe el vurmak, el çırpmak |
| noticed | bildirmek, fark etmek, farkına varmak, |
| trough | yalak, oluk, tekne |
| arranged | düzenlenmiş, ayarlanmış, sıralanmış |
| meant | demek, kast etmek, anlamına gelmek |
| lake | göl, koyu kırmızı boya |
| swanley | kuğucuk |
| wax | balmumu, mum, cila |
| seemed | görünüyordu, gibi görünmek |
| float | (isim)yüzen şey, (fiil) yüzmek, su üstünde süzülmek |
| gaze | dik dik bakmak |
| whole | bütün, tüm, tam |
| enchanting | büyüleyici, etkileyici, sihirli |
| gauzy | şeffaf, tül gibi, sisli, puslu |
| narrow | (sıfat)dar, sınırlı, kısıtlı,(fiil)daraltmak, daralmak, kısmak |
| ribbon | şerit, kurdele, bant |
| sear | (sıfat)sararmış, kurumuş,(fiil) |
| held | tutmak, almak, barındırmak |
| sequin | payet elbise, pul, altın para |
| charming | büyüleyici, sevimli, çekici |
| stretched | gergin |
| stretch | germek, gerdirmek |
| indeed | gerçekten, aslında, doğrusu |
| certanly | kesinlikle, şüphesiz, elbette |
| acquaintance | tanıdık, tanışmak |
| length | uzunluk, boy |
| snuff | enfiye, burnuna çekmek |
| rattled | tıkırdamak, hırıltı yapmak, tıngırdamak |
| nutcrackers | fındıkkıran, ceviz kıracacağı |
| somersaults | takla, parende, salto |
| slate | arduvaz kayacı, barut rengi |
| din | (isim) gürültü, şamata, (fiil) kafa şişirmek, söyleyip durmak, çınlamak, gürlemek |
| verse | (isim) dize, mısra, kıta, dörtlük, (fiil) şiir yazmak |