click below
click below
Normal Size Small Size show me how
Turkish
Günlük Konuşma dili / Daily Expressions
| Question | Answer |
|---|---|
| Günlük Konuşma dili | Daily Expressions |
| Selamlaşmalar | greetings |
| Merhaba | Hello! |
| Selam | Hi! |
| Merhaba | Hi there! |
| Merhaba | Hello there! |
| Günaydın | Good morning! |
| Tünaydın | Good afternoon! |
| İyi akşamlar | Good evening! |
| İyi geceler | Good night! |
| NASILSINIZ? | HOW ARE YOU? |
| Nasılsın? | How are you? |
| Nasılsın? | How are you doing? |
| Nasıl gidiyor? | How is it going? |
| Durumlar nasıl? | How are things? |
| Ne haber? | What's new? |
| Ne var ne yok? | What's up? |
| Neler yapıyorsun? | What's going on? |
| Nerelerdesin? | Where have you been? |
| Nerelerde gizleniyordun? | Where have you been hiding yourself? |
| İyi misin? | Are you doing OK? |
| Kendini nasıl hissediyorsun? | How are you feeling? |
| Hayatla aran nasıl? | How's the world treating you? |
| İşler nasıl? | How's business? |
| Hayatında ne olup bitiyor? | What's happening? |
| Vaziyet nasıl? | How's everything |
| Ben iyiyim. | I'M FINE |
| Sağol, iyiyim | Thanks, I am fine |
| İyiyim | Fine |
| Harika | Great! |
| Fena değil | All right |
| İyiyim | I am OK |
| Bomba gibiyim | Cool! |
| Harikayım | I am cool! |
| Daha iyi olabilirdi | Could be better |
| Fena değil | Not bad |
| Eh, şöyle böyle | So so |
| O kadar da iyi değil | Not so great |
| Pek iyi sayılmaz | Not so hot |
| Daha iyiydim | I've been better |
| Koşturup duruyoruz | I've running around |
| Uğraşıp duruyoruz | Keeping busy |
| Bir şikayetim yok Allaha şükür | No complaints |
| Her zamanki gibi | Same as usual |
| Daha iyi günlerimiz de oldu | I've seen better days |
| Çok yoğunum | I'm snowed under |
| Boşa harcayacak bir dakikam yok | Not a moment to spare |
| Nefes almaya vaktim yok | No time to breathe |
| Yirmidört saat yetmiyor | There aren't enough hours in a day |
| Allahaısmarladık | Goodbye |
| İyi günler | Good day |
| İyi akşamlar | Good evening |
| İyi geceler | Good night |
| Bir dahaki sefere kadar hoşçakal | Goodbye until later |
| Görüşürüz | See you |
| Yakında görüşürüz | See you soon |
| Sonra görüşürüz | See you later |
| Çok yakında görüşürüz | I'll see you real soon |
| Seninle sonra görüşürüz | I'll catch you later |
| Yakın görüşürüz | See you tomorrow |
| Bir dahaki sefere görüşürüz | See you next time |
| Görüşelim | Let's get in touch |
| Seni görmek güzeldi | It was good to see you |
| Aramayı unutma | Don't forget to call |
| Yazışalım | Let's write |
| Temas halinde olacağım | I'll be in tocuh |
| tanıştırmalar | introductions |
| Bu arkadaşım John | This is my friend Jack |
| Sizlere arkadaşım John'u tanıştırmak istiyorum | I'd like you to meet my friend John |
| Mary, bu Jack. Jack, bu Mary | Mary, this is Jack. Jack, Mary |
| Size arkadaşım Michael'ı tanıştırıyım | Let me introduce you my friend Michael |
| Siz daha önce tanışmışmıydınız? | Have you met before? |
| Jack, Mary'yi tanıyor musun? | Jack, do you know Mary? |
| Birbirinizi tanıyor musunuz? | Do you know eachother? |
| Mary, başkanla el sıkış | Mary, shake hands with the president |
| Sizi tanıştırdılar mı? | Have you two been introduced? |
| Jack, bu sana bahsettiğim kişi | Jack, this is the man I was telling you about |
| Size kendimi tanıtıyım | Let me introduce you myself |
| Tanıştığımıza memnun oldum | Nice to meet you |
| Tanıştığımıza memnun oldum | Good to meet you |
| Sizinle tanışmak çok hoş | Nice meeting you |
| Sizinle tanışmak büyük zevk | It's a great pleasure to meet you |
| Tanıştığımıza memnun oldum | Glad to meet you |
| Sonunda sizinle tanışabilmek büyük zevk | It's a great pleasure to have finally met you |
| Sizinle tanışmak ne kadar güzel | How nice to meet you |
| Memnun oldum | How do you do |
| Sizinle tanışmak bana zevk verdi | A pleasure |
| yiyecekiçecek | food and drink |
| Nasıl yardım edebilirim? | MAY I HELP YOU? |
| Sigaralı bölüm mü sigarasız bölüm mü? | Would you like smoking or nonsmoking? |
| Kaç kişisiniz? | How many in your party? |
| Rezevasyon yapmışmıydınız? | Do you have a reservation? |
| İki dakika içinde masanızı hazırlıyorum | I'll have a table ready in two minutes |
| Menüyü görmek istermiydiniz? | Would you like to see the menu? |
| Sipariş için hazırmısınız? | Are you ready to order? |
| Bugünkü spesiyallerimizi söyleyeyim | Let me tell you our specials today |
| Sipariş alabilir miyim? | May I take your order, please? |
| Ne alırdınız? | What will it be? |
| Yanında içecek birşey istermiydiniz? | Can I get you something to drink with that? |
| Tatlı istermisiniz? | Would you care for a dessert? |
| Yardımcı olabileceğim birşey var mı? | Is there anything I can get for you? |
| Size tatlı tepsisini göstereyim | Let me show you the dessert tray? |
| Burada mı, paket mi? | For here or to go? |
| Burada mı, paket mi? | Here or take away? |
| Paket mi istiyorsunuz? | Do you want that to go? |
| Buyurun | Here you go |
| Siparişiniz hazır | Here is your order |
| Teşekkürler, tekrar bekleriz | Thank you and come again |
| Bir kokteyle başlamak istermiydiniz? | Would you like to start with a coctail? |
| Kahve ister misiniz? | Would you like coffee? |
| Krema, şeker? | Cream or sugar? |
| Kusura bakmayın, ondan kalmadı | I am sorry we are out of that |
| Özür dilerim, hepsi bitti | Sorry, it's all gone |
| Nasıl hazırlamamı istersiniz? | How would you like that prepared? |
| Peçete ister misiniz? | Do you need any napkins? |
| Biraz tuz ve biber istermiydiniz? | Would you like some salt and pepper? |
| Menü | MAY I SEE THE MENU? |
| İki kişilik bir masa lütfen | A table for two, please |
| Sigara içilmeyen bölümden dört kişilik bir masa lüften | I'd like a nonsmoking table for four |
| Rezervasyon yaptırmıştık | I have a reservation |
| Sigara içilmeyen bölümünüz var mı? | Do you have a nonsmoking section? |
| Buraya bir grup daha gelecek | Another party will be sitting here? |
| Afedersiniz, bir saniye bakar mısınız? | Excuse me, can you come here for a second? |
| Menüyü görebilir miyim lütfen? | Could I see menu please? |
| Henüz ne sipariş edeceğimize karar vermedik | We haven't decided what to order yet |
| Karar vermek için birkaç dakikaya ihtiyacımız var | We need more minutes to decide |
| Sipariş verebiliriz | We're ready to order |
| Sipariş alabilir misiniz lütfen? | Can you take our orders, please? |
| Spesiyaliteler neler? | What are the specials? |
| Ne yememizi önerirsiniz? | What would you suggest? |
| Günün çorbası ne? | What's the soup of the day? |
| Vejeteryan yemekleriniz var mı? | Do you have vegetariam dishes? |
| Hamburger ve patates kızartması alabilir miyim? | May I have a burger and fries? |
| Herşeyi yanında bir sosisli lütfen | Give me a hot dog with the works |
| Herşeyi yanında bir hamburger | I'll have a burger with everything |
| Bir ufak soda alabilir miyim lütfen? | Can I have a small soda, please? |
| Ketçap olmasın | No ketchup |
| Soğan koymayın | No onions |
| Soğanı fazla koymayın | Go easy on the onions |
| Ketçapı fazla olmasın | Take it easy on the ketchup |
| Paket olsun, lütfen | To go please |
| Burada yiyeceğim | For here, please |
| Burada yiyeceğim | I'll eat it here |
| Bir espresso istiyorum | I'd like an espresso |
| Bir maden suyu istiyorum | I'd like a mineral water |
| Şimdilik bir tane kahve | Just coffee for the moment |
| Bir bardak su getirebilir misiniz? | Can you get me a glass of water? |
| Ne tür soslarınız var? | What kind of dressings do you have? |
| Bifteğimi çok pişmiş istiyorum | I'd like my steak well done |
| Biftek az pişmiş olsun | I'd like my steak rare |
| Biftek orta pişsin | I'd like my steak medium |
| Az pişmiş olabilir mi? | Can I get it rare? |
| Biraz daha ekmek alabilir miyim lütfen? | Could I have some more bread, please? |
| Bu et çok yağlı | This meat is too fatty |
| Et çok sert | The meat is too tough |
| Bu yemek taze değil | This meal isn't fresh |
| Bu çorba soğuk | This soup is cold |
| Yöneticiyle görüşebilir miyim? | Could I speak to the manager, please? |
| Bunu yiyemedim. Paket yaparmısınız lüften? | I couldn't eat this. Could you wrap it, please? |
| Geri kalanını götürmek istiyorum | I'd like to take the rest |
| Hesabı alabilir miyim? | Could I have the bill, please? |
| Hesap, lütfen | Check, please? |
| Hesabı ayrı alın | Seperate checks, please? |
| Hepsini birlikte alın | All together |
| Size mi ödeyeceğiz, kasaya mı? | Do I pay you or the cashier? |
| Fiş alabilir miyim lütfen? | May I have a receipt, please? |
| Bir yanlışlık var gibi gözüküyor | There seems to be a mistake |
| Bunun içinde bahşiş dahil mi? | Does this include the tip? |
| Üstü kalsın | Keep the change |
| Ellerimizi yıkayabileceğimiz bir yer var mı acaba? | Is there somewhere we could wash our hands? |
| Ben açım | I'm hungry |
| Açlıktan ölüyorum | I'm starving |
| Öyle açım ki bir atı yiyebilirim | I'm so hungry that I could eat a horse |
| Açlıktan ölüyorum | I'm dying of hunger |
| Karnım zil çalıyor | I'm famished |
| Ne zaman yiyoruz? | When do we eat? |
| Yemekte neler var? | What's for supper? |
| Ne yiyoruz? | What are we having? |
| Akşam yemeği hazır | Dinner is ready |
| Yemek zamanı | It's time to eat |
| Dua edelim mi? | Shall we say grace? |
| Tuzu uzatabilir misin, lütfen? | Could you pass me the salt please? |
| Biraz peynir ister misin? | Would you care for some cheese? |
| Biraz daha alabilir miyim? | Could I have seconds, please? |
| Arkadaşlık | making friends |
| Kardeş gibiyiz. | We're like brothers. |
| O benim en yakın arkadaşım. | He's my closest friend. |
| O benim en iyi arkadaşım. | She's my best friend. |
| O benim bacım gibidir. | She's like a sister to me. |
| En yakın arkadaşlarız. | We're the closest friend. |
| Oldukça yakınız. | We're pretty tight. |
| O değerli bir arkadaştır. | He's a dear friendb. |
| Ne tip ama! | What a character! |
| Ahmet türünün tek örneğidir. | Ahmet is one of a kind. |
| Aynı hamurdan yoğrulmuşuz. | We're cut from the same cloth. |
| Tıpatıp birbirimize benzeriz. | We're like two peas in a pod. |
| Size katılabilir miyim? | May I join you? |
| Size katılmamda bir sakınca var mı? | Mind if I join you? |
| Bize katılmak ister misin? | Care to join us? |
| Bu sandalye boş mu? | Is this seat taken? |
| Size bir içki alıyım mı? | Could I buy you a drink? |
| Ne içersiniz? | What are you drinking? |
| Dans edermisiniz? | Would you like to dance? |
| Bir sonraki dansı bana lütfeder misiniz? | Could I have the next dance? |
| Burcunuz nedir? | What's your sign? |
| Buraya sık sık gelir misiniz? | Do you come here often? |
| Ateşiniz var mı? | Do you have a light? |
| Sizi arabayla bırakayım mı? | Need a lift? |
| Yolumuz aynı mı? | Are you going my way? |
| Yolumuz aynı mı? | Going my way? |
| Şimdiye kadar nerelerdeydiniz? | Where have you been all my life? |
| Alışveriş | shopping |
| Yardımcı olabilir miyim? | May I help you? |
| Birşey bulmanıza yardım edebilir miyim? | Can I help you find something? |
| Size birşey gösterebilir miyim? | Can I show you with something? |
| Size bakan var mı? | Are you being helped? |
| Yardımcı olabileceğim bir konu var mı? | Is there anything I can help you with? |
| Bana ihtiyacınız olursa, ben civardayım | If you need me, I'll be around |
| Eğer yardım gerekirse haberim olsun | If I can help you, just let me know |
| Ne bakmıştınız? | What are you interested in? |
| Belirli birşey mi arıyorsunuz? | Are you looking for something in particular? |
| Aklınızda özel birşey var mı? | Do you have something specific in mind? |
| Kaç beden istiyorsunuz? | What size do you need? |
| Bedeninizi biliyor musunuz? | Do you know what size you are? |
| O bu hafta indirimde | That's on sale this week? |
| Tam sizin bedeninize uygun birşeyimiz var | I've got just your size |
| Size bunu önerebilir miyim? | Can I suggest this? |
| Bununla gidecek birşey ister misiniz? | Do you need anything to go with that? |
| Üzerinizde güzel durdu | That looks nice on you |
| Üzerinizde harika durdu | That looks great on you |
| Tam sizin renginiz | That's your colour |
| Sizi çok açtı | This is you |
| Bunu nasıl ödemek isterdiniz? | How would you like to pay for this? |
| Nakit mi, kredi kartı mı? | Will that be cash or credit? |
| Bunun size göre olan bedeni yok | We don't have that in your size |
| Bu renkte yok | Whe don't have it in that colour |
| Ne zaman açıksınız? | When are you open? |
| Ne zaman açıyorsunuz? | When do you open? |
| Çalışma saatleriniz nelerdir? | What are your hours? |
| Babam için birşey bakıyordum | I'm looking for something for my father |
| Hediye olacak | It's a gift |
| Bedenimi bilmiyorum | I don't know his size |
| Bedenimi ölçebilir misiniz? | Can you measure me? |
| Sağolun, sadece bakıyorum | Thank you, I'm just looking |
| Sadece bir göz gezdiriyorum | I'm just browsing |
| Kafamı toparlayamıyorum | I can't make up my mind |
| Bu tişörtün sarısı var mı? | Do you have this shirt in yellow? |
| Bu ayakkabının süeti var mı? | Do you have these shoes in suede? |
| Daha uzuz birşeyiniz var mı? | Have you got something less expensive? |
| Bu indirimde mi? | It it on sale? |
| Buna uyacak bir tişörtünüz var mı? | Do you have a tshirt to match this? |
| Elbise değiştirme kabini nerede? | Where is the fitting room? |
| Bunu denemek istiyorum | I'd like to try this on |
| Bu çok dar | It's too tight |
| Bu çok geniş | It's too loose |
| Bu biraz pahalı | It's a little bit expensive |
| Bu biraz tuzlu | It's a little pricey |
| Bunu benim için saklayabilir misiniz? | Can you hold it for me? |
| Hediye paketi yapabilir misiniz? | Can I get it giftwrapped? |
| Lütfen hediye paketi yapabilir misiniz? | Would you please giftwrap that? |
| Kaç lira? | How much is it? |
| Fiyatı ne kadar? | How much does it cost? |
| seyahat | travel |
| UÇAK | PLANE |
| Aktarma yapmam gerekecek mi? | Do I have to change planes? |
| Direk uçuş mu? | Is it direct? |
| Yanıma ne kadar el bagajı alabilirim? | How many items of carryon luggage are permitted? |
| Ne kadar bagaj alabilirim? | How much luggage can I carry on? |
| İki sefer arasında bekleme var mı? | Is there a layover? |
| Bekleme süresi ne kadar? | How long is the layover? |
| Ankara'da aktarma bir saat sürecek | There is a onehour layover in Ankara |
| Bir sonraki uçuş ne zaman? | When does the next flight leave? |
| Hareket saati ne zaman? | What's the departure time? |
| Uçak buraya ne zaman varır? | When does the plane get here? |
| Varış ne zaman? | What's the arrvial time? |
| Ne zaman aktarma yapacağım? | When will I make my connection? |
| Uçuşumu iptal etmek zorundayım | I have to cancel my flight |
| Bagajımı kaybettim | I lost my luggage |
| Bagajım kayıp | My luggage is missing |
| Uçuş iptal edildi | The flight has been delayed |
| Uçuş M2 kapısına yönlendirildi | The flight has been moved to gate M2 |
| Uçakta koltuk sayısından fazla yolcu var | The flight is overbooked |
| Biniş kartınızı görebilir miyim? | May I see your boarding pass? |
| GÜMRÜK | CUSTOMS |
| Yanınızda ülkeye birşey sokuyor musunuz? | Are you bringing anything into the country with you? |
| Ülkeye ne kadar para getiriyorsunuz? | How much currency are you bringing into the country? |
| Gümrüğe tabi birşeyiniz var mı? | Do you have anything to declare? |
| Pasaportunuzu görebilir miyim? | May I see your passport? |
| Vizeniz var mı? | Do you have your visa? |
| Lütfen çantalarınızı masanın üstüne koyun | Please place your suitcases on the table |
| Cüzdanınızı incelememiz gerekiyor | We should examine your purse |
| Seyahatinizin içeriği nedir? | What's the nature of your trip? |
| Ziyaretinizin amacı nedir? | What's the purpose of your visit? |
| Ne kadar kalmayı planlıyorsunuz? | How long do you plan on staying? |
| DEMİRYOLU | RAILWAY |
| Direk mi? | Is it direct? |
| Mola var mı? | Is there a layover? |
| Yemekli vagon var mı? | Is there a dining car? |
| Tren zamanında hareket edecek mi? | Is the train on time? |
| Varış ne zaman? | What's the arrival time? |
| Boş yer var mı? | Are there seats available? |
| Kapılardan uzak durun! | Stand clear of the doors |
| Lütfen kapıların yanından uzaklaşın | Please move away from the doors |
| Lütfen kondüktör gelmeden biletlerinizi hazırlayın | Please have your tickets ready for the conductor |
| Bu koltuk boş mu acaba? | Is this seat occupied? |
| Camı aralayabilir misiniz lütfen? | Can you crack the window, please? |
| Son durağa kaç durak kaldı? | How many stops are there before we reach the end of the line? |
| Bir sonraki durak ne zaman? | When is the next stop? |
| OTOBÜS | BUS |
| Direk mi? | Is it direct? |
| Mola var mı | Is there a layover? |
| Yemek molası verilecek mi? | Do we stop for the meals? |
| Bagajımı emanete bırakabilir miyim? | Can I check my baggage through? |
| Önceden yer rezervasyonu yapabilir miyim? | Can I reserve a seat in advance? |
| Otobüs zamanında hareket edecek mi? | Is the bus on time? |
| Burada kimse oturuyor mu? | Is anyone sitting here? |
| Ücret ne kadar? | What is the fare? |
| Bir transfer bileti alabilir miyim? | Could I have a transfer, please? |
| Bu otobüs şehir merkezine gidiyor mu acaba? | Does this bus go to downtown? |
| Bu otobüs nereye kadar gidiyor? | How far does this bus go? |
| Aksaraya geldiğimizde bana haber verebilir misiniz? | Could you let me know when we get to Aksaray? |
| İneceğim yeri bana söyleyebilir misiniz? | Can you tell me where to get off? |
| Arkaya ilerleyin, lütfen? | Move to the rear, please? |
| TAKSİ | TAXI |
| Nereye? | Where to? |
| Nereye abi? | Where to, buddy? |
| Nereye bayan? | Where to, lady? |
| Şu an çalışmıyorum? | I am not on duty |
| Sigara içmemin bir sakıncası var mı? | Mind if I smoke? |
| Şu an trafik çok kötü. Havaalanına gidemem | It's rush hour. I can't go to the airport now. |
| Havaalanına gidiyoruz, lütfen çok acele edin! | To the airport and please be quick! |
| Tren istasyonuna çek ve acele et! | The train station and make it quick! |
| Yavaşla! | Slow down! |
| Acele etmemize gerek yok | There is no need to hurry |
| Lütfen aracı emniyetli bir şekilde sür | Please drive safely |
| Sigara içiliyor mu? | Is smoking allowed? |
| Sigaraya karşı alerjim var | I'm allergic to smoke |
| Yirmi dolar bozuğun var mı? | Do you have change for twenty? |
| Üstü kalsın | Keep the change! |
| Fiş istiyorum | I want a receipt |
| Dikkat et! | Watch out! |
| Dikkatli ol! | Look out! |
| Çıkışı kaçırdık | We've missed the exit |
| Kaybolduk | We're lost |
| barınma | accommodation |
| Bir oda rica edecektim? | I need a room please? |
| Tek yataklı bir oda istiyorum. | I need a room with a single bed. |
| Çift kişilik bir oda istiyorum. | I need a room with a double bed. |
| Tek kişilik odanız var mı? | Do you have any singles? |
| Boş yeriniz var mı? | Do you have any vacancies? |
| Çift kişilik bir oda lütfen? | A double, please? |
| Banyolu bir oda lütfen | A room with a bath, please. |
| Bir oda ayırabilir miyim? | Can I reserve a room? |
| Bir oda ayırabilir miyim? | Can I book a room? |
| Rezervasyon yaptırmıştım. | I have a reservation. |
| İki kişilik bir oda lütfen. | Double occupancy, please. |
| İki ayrı yataklı bir oda istiyorum. | I need a room with two single beds. |
| İki kişilik yataklı bir oda istiyorum. | I need a room with a double bed. |
| Bebek için bir karyola istiyoruz. | We will need a crib for the baby. |
| Yüzme havuzu manzaralı bir oda istermiydiniz? | Would you like a room with a view of the swimming pool? |
| Sigara içilmeyen bir oda ister miydiniz? | Would you prefer a nonsmoking room? |
| Ön tarafa bakan bir oda istiyorum. | I'd like a room at the front. |
| Arka tarafta bir oda istiyorum. | I'd like a room at the rear. |
| Deniz manzaralı bir oda istiyorum. | I'd like a room with a view of the sea. |
| Haftalık bir oda istiyorum. | I'd like a room for the week. |
| Uyandırma servisi istiyorum. | I'd like a wakeup call, please. |
| Buz makinesi nerede? | Where is the icemachine? |
| Havuzunuz var mı? | Do you have a pool? |
| Ücretler nasıl? | What are the rates? |
| Lokanta var mı? | Is there a restaurant? |
| Evcil hayvanlar kabul ediliyor mu? | Are pets allowed? |
| Odayı ne zaman boşaltırsınız? | When's the checkout? |
| Ayrılmak istiyorum. | I need to check out. |
| Makbuz rica edebilir miyim? | I'd like a receipt. |
| eğitim | education |
| Ders çalışmam lazım. | I have to study. |
| Yarın ara sınavım var. | I have got a midterm tomorrow. |
| Yarın büyük bir sınavım var.. | I have got a big test tomorrow. |
| Bunu tekrar açıklayabilir misiniz? | Could you explain that again? |
| Hala anlamıyorum. | I still don't understand. |
| İngilizce konuşmanızı anlamıyorum. | I don't understand your English. |
| Genel sınav ne zaman? | When's the final exam? |
| Ara sınav ne zaman? | When is the midterm? |
| Sınavda neler çıkacak? | What will the test cover? |
| Testte neler sorulacak? | What's on the test? |
| Kaç aldığımı söyleyebilir misiniz? | Can you tell me what grade I'm getting? |
| Not ortalaması nasıl? | What's the grading curve? |
| Sizinle notum hakkında konuşabilir miyim? | Can I talk to you about my grade? |
| Ödevimizi ne zaman teslim etmemiz gerekiyor? | When will we have to turn our homework? |
| Yoklama olacak mı? | Will there be a quiz? |
| Hangi kitaplar gerekiyor? | What text are required? |
| Çocuğuma ödevle ilgili nasıl yardımcı olabilirim? | How can I help my kid with the homework? |
| Ödevleri yaparken çok zorlanıyor. | She's having a hard time with the homework. |
| Sağlık | health |
| Çok sağlıklı görünüyor. | She looks like a million bucks. |
| Kendimi çok iyi hissediyorum. | I feel like a million dollars. |
| Kendimi çok zinde hissediyorum. | I'm fresh as daisy. |
| Sağlık durumu çok iyi | He's healthy as a horse. |
| Turp gibisin. | You are fit as a fiddle. |
| Yorgun gözüyüyor. | She looks tired. |
| Berbat görünüyorsun. | You look like a hell. |
| Pasaklı görünüyor. | He's a sight. |
| Çok paspal görünüyorsun. | You look like you've been to hell and back. |
| İyi misin? | Are you all right.? |
| Kendini iyi hissediyor musun? | Do you feel all right? |
| Heyecanlı görünüyorsun. | You look flushed. |
| Solgun görünüyorsun. | You look pale. |
| Hayalet gibi görünüyorsun. | You are white as a ghost. |
| Köpeklere alerjim var. | I am allergic to dogs. |
| Çiçektozlarına alerjim var. | I am allergic to polen. |
| Saman nezlem var. | I have hayfever. |
| Burnum tıkalı. | My nose is stuffed up. |
| Nefes alamıyorum. | I can't breathe. |
| Çok yaşa | Bless you. |
| Gözlerim şişmiş. | My eyes are puffy. |
| Hastayım. | I am sick. |
| Çok fena hastayım. | I am sick as a dog. |
| Kendimi çok berbat bir halde hissediyorum. | I feel terrible. |
| Midem bulanıyor. | I feel sick to my stomach. |
| Midem bulanıyor. | I feel nauseous. |
| Başım ağrıyor. | I have a headache. |
| Migrenim var. | I have a migraine. |
| Başım çok fena dönüyor. | I am so dizzy. |
| Biraz şekerleme yapmam lazım. | I need a nap. |
| Başım zonkluyor. | My head is pounding. |
| Bulaşıcı mı? | Is it caching? |
| Dokunduğumda acıyor mu? | Does it hurt when I touch? |
| Ne zamandır bu şikayetiniz var? | How long have you had this problem? |
| Sırtımda bir ağrı var. | I have a pain in my back. |
| Bileğim şiş. | My ankle is swollen. |
| Kan kaybediyorum. | I am bleeding. |
| Kendimi güçsüz hissediyorum. | I feel weak. |
| Yemekten sonra ağrıyor. | It hurst after I eat. |
| Kusuyorum. | I have been throwing up. |
| Kusuyorum. | I lose my dinner. |
| Çok uykusuzum. | I am really sleepy. |
| Para | money |
| Kredi için başvurmak istiyorum. | I'd like to apply for a loan. |
| Evimi ipotek ettirmek istiyorum. | I'd like to mortgage my home. |
| Değişken faiz oranlı ipotek istiyorum. | I'd like a variable interest rate mortgage. |
| Balon kredileriniz var mı? | Do you provide balloon loans. |
| Tasarruf hesabı açtırmak istiyorum. | I'd like to open a savings account. |
| Tasarruf hesabı kapatmak istiyorum. | I'd like close out my savings account. |
| Yatırım belgesi almak istiyorum. | I'd like to purchase a certificate of deposit. |
| Bankamatik nerede? | Where is teh automatic teller machine? |
| PIN numaranızı buraya girin. | Press your PIN number here. |
| Kişisel kimlik numaranızı girin. | Enter your personal identification number. |
| Onluk ve yirmilik olsun lütfen. | Tens and twenties please. |
| Bir çek bozdurmak istiyordum. | I'd like to cash a check. |
| Mevduat yaptırmak istiyorum. | I'd like to make a deposit. |
| Tasarruf hesabıma para havale etmek istiyorum. | I'd like to transfer money into my savings account. |
| Para çekmek istiyorum. | I'd like to make withdrawal. |
| Faiz oranları nedir? | What is the interest rate? |
| Biraz döviz almak istiyorum. | I'd like to buy some foreign currency. |
| Posta yoluyla işlem yapabilir miyim? | Do you have bank by mail? |
| Bana yeni bir banka kartı verir misiniz? | Can you give me a new banking card? |
| Biraz bozuk paraya ihtiyacım var. | I need some change. |
| 25 centlik bozuk para istiyorum. | I need a roll of quarters. |
| Hesabınızdaki miktardan daha fazla para çekmişsiniz. | You are overdrawn. |
| iş | business |
| BAŞVURU FORMLARINDA | |
| İsim | Name |
| Telefon | Phone |
| Adres | Address |
| Önceki iş | Preious occupation |
| Gelir düzeyi | Income level |
| Cinsiyet | Sex |
| Cinsiyet | Gender |
| Din | Religion |
| Doğum tarihi | DOB |
| Doğum yeri | Place of birth |
| Sosyal güvenlik numarası | SSN |
| Medeni durum | Marital status |
| Hesap numarası | Account number |
| Irk | Race |
| Etnik grup | Ethnic gruop |
| Yaş | Age |
| Maaş ne kadar | What is the salary |
| Tam gün mü yoksa yarım gün mü? | Is it part time or full time? |
| Yan ödemeler nasıl? | What are the benefits? |
| Çalışma saatleri nelerdir? | What are the hours? |
| Ne gibi özellikleriniz var? | What are your qualification? |
| Dereceniz nedir? | What is your degree in? |
| Özgeçmişinize bakabilir miyim? | May I see your resume? |
| Son işinizden niye ayrıldınız? | Why did you leave your last job? |
| Bir şikayette bulunmak istiyorum. | I'd like to file a complaint. |
| İşle ilgili herşeyi biliyorum. | I know the work from A to Z. |
| Bu benim iş tanımımın içinde yer almıyor. | It is not in my job description. |
| Telefonda | on the telephone |
| Alo | Hello |
| Michael'in evi | Michael residence |
| Ben John Black | This is John Black. |
| Ben Mary, yardımcı olabilir miyim? | Mary, may I help you. |
| Ben Mary | Mary speaking. |
| Kiminle konuşmak isterdiniz? | Who do you want to talk to? |
| Kiminle konuşmak istiyorsunuz? | Who do you want to speak with? |
| Ona kimin aradığını söyleyebilir miyim? | May I tell her who is calling? |
| Kim arıyor diyeyim? | Whom shall I say is calling? |
| Onu çağırayım. | Let me page her. |
| Bir saniye, hatta başka biri var. | Just a second, I have another call. |
| Bir saniye bekleyin. | Hang on a moment. |
| Bir saniye bekleyin. | Hung on a second. |
| Kiminle konuşmayı bekliyordunuz? | For whom are you holding? |
| Size yardım ediliyor mu? | Are you being helped? |
| Şu an burada değil, tekrar aramak ister miydiniz? | He is not in, would you like to call back? |
| Burada değil. Not alabilir miyim? | He isn't available. Can I take a message? |
| Not alabilir miyim? | Could I take a message? |
| Kapatmam lazım | I really have to go now. |
| Seni daha sonra arayabilir miyim? | Can I call you back? |
| Konuşmaya daha sonra devam edebilir miyiz? | Can we continue this later? |
| New York'un bölge kodu nedir? | What is the area code for New York? |
| Bu numaraya bağlanamıyorum. | I can't get through this number. |
| Bu telefon çalışmıyor. | This telephone is out of order. |
| Hatlarda bir problem var. | There is a probelem with the lines. |
| Numara meşgul | The number is busy. |
| Numaraya şu an ulaşılamıyor. | The number can't be reached at the moment. |
| Günlük konuşmalar | Daily Expressions |
| Haydi!, çabuk. | Come along. |
| Şimdilik bu kadar. | That's all for now. |
| Mola, teneffüs. | break |
| to finish; bitmek, sona ermek. | to be over |
| Teneffüs, mola sona erdi. | The break is over. |
| Çay molası. | tea break |
| Kahve molası. | coffee break |
| Haydi bir çay molası verelim. | Let's have a tea break. |
| Bunun benimle bir alakası yok. | This has nothing to do with me |
| Yazıklar olsun ona! | So much the worse for him! |
| Hiç fark etmez. | It doesn't make any difference |
| Zararı yok, fark etmez. | It doesn't matter |
| Önemi yok. | It's of no consequences |
| Başla! Devam et! | Get on with it! |
| Böylesi en hayırlıdır. | It's for the best. |
| Bu olabileceğin en kötüsüdür. | That's the worst of it! |
| Öyle görünüyor. | So it seems. |
| Elden birşey gelmez. | It can't be helped. |
| Beklenirdi. | It was to be expected. |
| Azar işiteceksin! | You will be 'for it! |
| Sanırım | I think. |
| Eminim | I'm sure. |
| Ondan eminim | I'm sure of it. |
| Aşağı yukarı | More or less. |
| Daha iyi ya! İsabet! | So much the better! |
| Keyifsiz görünüyorsunuz. | You seem to be out of sorts. |
| Kolay gelsin. Aldırma! Boş ver! | Take it easy. |
| Mesele o değil. | It is not a question of that. |
| Siz kendi işinize bakın. | Mind your own business. |
| Sizin üstünüze vazife değil,sizi alakadar etmez. | It's none of your business. |
| Ne var?, Ne oldu? | What is the matter? |
| Neyiniz var? | What is the matter with you? |
| Haydi!, çabuk! | Come along. |
| falan, filan, filanca, falanca | so and so |
| Sizi çok özleyeceğim. | I'll miss you very much. |
| 9.30 otobüsünü kaçırdım. | I missed the 9.30 bus. |
| Aşağı yukarı | so so |
| Bazan, arasıra | off and on |
| Dilimin ucunda | It is on the tip of my tongue. |
| O çok üzgün, çok kederli. | He feels quite down in his mouth. |
| Bu durumda | In this case |
| Güya | So called |
| Bildiğime göre | As far as I know, |
| Bence | As for me |
| Ne zaman olsa, ne zaman isterseniz | Any time |
| Zaman zaman | Time after time |
| Ara sıra | Now and then |
| Fırsat buldukça | Occasionally |
| İkide bir | Frequently |
| Çok nadir | Very seldom |
| Eskiden | Once upon a time |
| Bu günlerde | Formerly |
| Son zamanlarda | Nowadays |
| Son birkaç gün içerisinde | Recently |
| Bundan sonra | In the last few days |
| Kısa zamanda | From now on |
| Bir müddet | Within a little while |
| Az sonra | For a while |
| Günün birinde, elbet bir gün | After a while |
| Bir zamanlar | Some day |
| Aferin! | Well done! |
| Bravo! | Bravo! |
| O tir tir titriyor. | He is all of a tremble. |
| Şuna gidip bir bakayım. | I'll go and see about it. |
| Onunla teması kaybettim. | I lost touch with him. |
| Dilimin ucunda. | It is on the tip of my tongue. |
| Mary yine pot kırdı. | Mary has put her foot in it again. |
| Bill soğukkanlılığını hiç kaybetmez. | Bill never loses his head. |
| Hırsız suçüstü yakalandı. | The thief was caught in the act. |
| O ne yapacağını bilmiyorne yapacağını şaşırmış. | He is at a loss. |
| Talihiniz varmış. | You were in luck. |
| Yazık. | It's a pity. |
| İnanılmayacak kadar iyi. | It is too good to be true. |
| O hiçbir işe yaramaz. | It is good for nothing. |
| Jack tabanları yağladı. | Jack took to his neels. |
| Zor kurtulduk. | We had a narrow escape. |
| Mark meteliğe kurşun atıyor, meteliksiz. | Mark is stony broke. |
| Bill beni 20 dakika bekletti. | Bill kept me waiting for 20 minutes. |
| Mary daima olayları büyütür/habbeyi kubbe yapar. | Mary always makes a mountain out of a molehill. |
| Kimse onu kesin olarak bilmiyor. | Nobody knows it for sure. |
| Bildiğim kadarıyla. | As far as I know. |
| İşim bitti. Şimdi çıkabiliriz. | My work is over. We can go out now. |
| Yapılacak bir şey yok. | There is nothing to be done. |
| Bundan bana ne? | What is that to me? |
| Başı dertten hiç kurtulmaz. | He leads a dog's life. |
| İlaç size iyi geldi mi? | Did the medicine do you any good? |
| Benimle alay mı ediyorsun? | Are you making fun of me? |
| Ne ima etmek istiyorsunuz? | What are you hinding it? |
| Bu işi bitirmeye karar verdim. | I made up my mind to finish this work. |
| Jack Türk Kebabını çok sever. | Jack has a great liking for Turkish Kebaps. |
| Bu zevkinize göre mi? | Is this your liking? |
| Ağlamamak elimde değil,ağlamamaktan kendimi alamıyorum. | I can't help crying. |
| Her iki günde bir. | Every other day. |
| Acelem var. | I am in a hurry. |
| Buna ne dersiniz? | What do you say about it? |
| Kulaklarıma inanamıyorum. | I can't believe my ears. |
| Zor kurtulduk. | We had a narrow escape. |
| Geçen hafta tatilde idim. | I was away on holiday last week.. |
| Orada olmadığınıza üzüldüm. | I am sorry you weren't there. |
| Oraya gitmen bir saat sürer. | It takes you one hour to go there. |
| Ona hiç şüphe yok. | There is no doubt about it. |
| Mary muhakkak gelir. | Mary will come for certain. |
| Bana göre hava hoş. | It is the same to me. |
| Jack yüksekten atıp tutmasını sever. | Jack likes to talk big. |
| Şimdi ödeştik. | Now we are quits. |
| Kıt kanaat geçiniyoruz. | We eke out a living. |
| Kathy her işe karışmak ister. | Kathy likes to have a finger in every pie. |
| Kestirmeden gitseniz daha iyi olur. | You'd better take a shortcut. |
| Bob, adama bir kaşık suda boğacakmış gibi baktı . | Bob looked daggers at the man. |
| Buna katlanman gerekecek. | You will have to put up with it. |
| Gelmekte gecikmeyecekler. | They will not be long in arriving. |
| Meslekler | Jobs |
| butcher aktör | actor |
| aktrist | actress |
| arkeolog | archaeologist |
| asker | soldier |
| aşçı | cook |
| avukat | lawyer |
| bahçıvan | gardener |
| bakkal | grocer |
| balıkçı | fisherman |
| balık satan | fishmonger |
| banka memuru | bank offical |
| barmen | barman |
| berber | barber |
| bilim adamı | scientist |
| camcı | glazier |
| cerrah | surgeon |
| çevirmen | translator |
| çiçekçi | florist |
| çiftçi | farmer |
| çilingir | locksmith |
| dansçı | dancer |
| dekoratör | decorator |
| denizci | sailor |
| diş hekimi | dentist |
| doktor | doctor |
| eczacı | chemist |
| ekonomist | economist |
| elektirikçi | electrican |
| emekli | retired |
| emlakçı | real estate agent |
| ev hanımı | house wife |
| futbolcu | football player |
| fırıncı | baker |
| fotoğrafçı | photographer |
| bayan garson | waitress |
| bay garson | waiter |
| gazete bayii | newsagent |
| gazeteci | journalist |
| grafiker | graphic designer |
| gümrük görevlisi | customs officer |
| hakem | referee |
| hakim | judge |
| hamal | porter |
| hemşire | nurse |
| heykeltıraş | sculptor |
| hizmetçi | servant |
| hostes | hostess |
| iş adamı | businessman |
| işçi | worker |
| itfaiyeci | fireman |
| jokey | jockey |
| kameraman | cameraman |
| kapıcı | door keeper |
| kaptan | captain |
| kasap | meat cashier |
| kuaför | hairdresser |
| kuyumcu | jeweller |
| kütüphaneci | librarian |
| madenci | miner |
| manav | greengrocer |
| manken | model |
| marangoz | carpenter |
| madbaacı | printer |
| memur | civil servant |
| mimar | architect |
| mobilyacı | furniture maker |
| modacı | fashion designer |
| muhabir | reporter |
| muhasebeci | accountant |
| müfettiş | inspector |
| mühendis | engineer |
| müzisyen | musician |
| noter | notary |
| öğretmen | teacher |
| papaz | priest |
| pilot | pilot |
| polis | police |
| politikacı | politician |
| postacı | postman |
| programcı | programmer |
| psikolog | psychologist |
| rehper | guide |
| reklamcı | advertisar |
| resepsiyon | receptionist |
| ressam | painter |
| saatçi | watchseller |
| saat tamircisi | watch repairer |
| sanatçı | artist |
| sanayici | industrialist |
| savcı | prosecutor |
| sekreter | secretary |
| sendikacı | trade unionist |
| sigortacı | insurer |
| sipiker | announcer |
| sporcu | sportsman |
| su tesisatçısı | plumber |
| şair | poet |
| şarkıcı | singer |
| şoför | driver |
| tamirci | mechanic |
| teknisyen | technician |
| terzi | tailor |
| tezgahtar | shop assistant |
| tüccar | merchant |
| veteriner | veterinary |
| veznedar | treasurer |
| yayımcı | publisher |
| yazar | author,writer kasiyer |