click below
click below
Normal Size Small Size show me how
UNIT 2 - FENOMEN
ENG | TR |
---|---|
get up | uyanmak |
wash my face and hands | ellerimi ve yüzümü yıkamak |
get dressed | giyinmek |
have breakfast | kahvaltı yapmak |
brush my teeth | dişlerimi fırçalamak |
read a newspaper | gazete okumak |
go to school | okula gitmek |
take classes | ders işlemek |
have lunch | öğle yemeği yemek |
follow after-school activities | okul sonrası aktivitelere katılmak |
arrive home | eve varmak |
do homework | ev ödevi yapmak |
have dinner | akşam yemeği yemek |
spend time with family | aile ile zaman geçirmek |
chat with friends online | arkadaşlarla internette sohbet etmek |
listen to music | müzik dinlemek |
watch TV | televizyon izlemek |
surf the internet | internette gezinmek |
go to bed | yatmaya gitmek |
always | her zaman, daima |
usually | genellikle |
often | sık sık |
sometimes | bazen |
rarely / seldom | nadiren |
hardly ever | neredeyse hiç |
never | asla, hiç |
once | bir kere |
twice | iki kere |
three times | üç kere |
every | her |
a.m | 0-12 saat arası |
p.m | 12-24 saat arası |
morning | sabah |
afternoon | öğleden sonra |
evening | akşam |
night | gece |
weekday | hafta içi |
weekend | haftasonu |
camping | kamp yapmak |
trekking | yürüyüş yapma |
reading books | kitap okumak |
playing board games | tahta oyunları oynamak |
playing an instrument | bir enstrüman çalmak |
singing songs | şarkılar söylemek |
reading the news online | internetten haber okumak |
swimming | yüzme |
doing exercise | egzersiz yapmak |
taking the dog for a walk | köpeği yürüyüşe çıkartmak |
doing archery | okçuluk yapmak |
drawing picture | resim çizmek |
cooking | yemek yapmak |
skydiving | gökyüzü dalışı yapmak |
doing karate | karate yapmak |
tent | çadır |
sleeping bag | uyku tulumu |
rope | ip, halat |
pocketknife | çakı |
torch | el feneri |
matches(kamp) | kibritler |
backpack | sırt çantası |
compass | pusula |
map | harita |
pitch a tent | çadır kurmak |
burn a campfire | kamp ateşi yakmak |
detective | dedektif |
biographical | biyokrafik |
like | beğenmek |
enjoy | keyif almak |
love | sevmek |
keen on | düşkün olmak |
fond of | düşkün olmak |
crazy about | çılgını olmak, delisi olmak |
interested in | ilgilenmek |
skilled at | becerikli olmak |
good at | iyi olmak |
don't like | beğenmemek |
dislike | hoşlanmamak |
hate | nefret |
can't stand | katlanamamak |
bad at | kötü olmak |
amazing | şaşırtıcı, harika |
exciting | heyecan verici |
impressive | etkileyici |
fantastic | fantastik |
popular | popüler |
terrific | harika, müthiş |
interesting | ilginç |
relaxing | rahatlatıcı |
energetic | enerjik |
fun | eğlenceli |
trendy | modaya uygun |
healthy | sağlıklı |
harmonic | uyumlu, ahenkli |
fascinating | büyüleyici |
boring | sıkıcı |
ridiculous | gülünç, komik |
unbearable | katlanılmaz |
disappointing | hayal kırıklığına uğratıcı |
loud | gürültülü |
terrible | berbat, korkunç, kötü |
horrible | korkunç |
prefer | tercih etmek |
but | ama, fakat |
however | ama, fakat |
moreover | dahası |
because | çünkü |
individual | bireysel |
team sport | takım sporu |
Are you kidding? | Şaka mı yapıyorsun? |
I agree with you. | Sana katılıyorum. |
That's right. | Bu doğru. |
You're right. | Haklısın. |
fizzy drink | gazlı içecek |
hurry | acele |
pick up | birisini almak(genelde araçla) |
serious | ciddi |
What's up? | Naber? |
insult | aşağılamak, hakaret etmek |
lend | ödünç vermek |
borrow | ödünç almak |
fresh-squeezed | taze sıkılmış |
countryside | kırsal kesim |
equipment | ekipman, araç gereç |
ordinary / usual | sıradan, günlük |
on foot | yürüyerek |
by bike | bisikletle |